

Toplumda yaygın olarak görülen beyin hastalıklarının tedavisinde başarı sağlamak için tam donanımlı bir merkez, ekip çalışması ve multidisipliner tedavi yaklaşımı büyük önem taşır. Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi, tıp teknolojisindeki yeniliklerle birlikte hızla gelişmekte olup, bu sayede teşhis ve tedavide daha etkili ve başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Beyin damar hastalıklarının tedavisinde, endovasküler (girişimsel nöroradyoloji) ve cerrahi (mikroşirürjikal) yaklaşımlarını içeren bir tedavi ekibi bulunmaktadır. Tedavi yöntemleri, hastanın durumuna bağlı olarak tek başına veya bir arada kullanılabilir.
Hem erişkinlerde hem de çocukluk çağı beyin ve sinir tümörlerinde mikrocerrahi ve endoskopik tekniklerle cerrahi girişim uygulanmaktadır. Hastalar, beyin ve sinir cerrahı, radyasyon onkoloğu, tıbbi onkolog ve nöroradyologdan oluşan bir konsey tarafından değerlendirilir. Bazı tümörlerde uzun dönemli kemoterapi (ilaç tedavisi) ve/veya radyoterapi (ışın tedavisi) planlaması yapılır. Özellikle hipofiz tümörleri başta olmak üzere kafa kaidesi tümörlerinde de ameliyatlar, cerrahi ekip içinde yer alan KBB uzmanının katılımı ile gerçekleştirilir.
Omurganın; kaza ve yaralanmalar gibi travmatik, omurilik kanalı daralması ve belde kayma gibi yaşlılık süreciyle ortaya çıkan hastalıkları ile doğumsal rahatsızlıkları cerrahi girişim gerektirir. Ayrıca, bel ve boyun fıtığı gibi hastalıklar da beyin ve sinir cerrahları tarafından tedavi edilir. Bel fıtığı, boyun fıtığı ve omurgaya yapılan sağlamlaştırma (enstrümantasyon) ameliyatları, mikrocerrahi ve endoskopik yöntemlerle gerçekleştirilir. "Minimally invasive spine center" adı verilen merkezde, bu tür cerrahi işlemler yapılırken, rehabilitasyon hizmetleri ve fizik tedavi de planlanır. Minimal invaziv ağrı girişimleri, yani ameliyat dışı tedaviler de bu disiplinin bir parçası olarak hastalara sunulmaktadır.
Doğumsal ve sonradan kazanılan kafa ve omurga hastalıklarına cerrahi müdahale uygulanmaktadır. Bu hastalıklar arasında; tümörler, damar hastalıkları, kafa içinde beyin suyu birikmesi olarak tanımlanan hidrosefali ve özellikle yenidoğan döneminde daha sık görülen “spinal disrafizm” yani bel açıklığı en yaygın sorunlar arasında yer almaktadır. Pediatrik nöroşirürji alanında, bu hastalıkların tedavisi için çeşitli cerrahi yöntemler uygulanır ve erken tanı ile tedavi, çocukların sağlıklı gelişim süreçlerine büyük katkı sağlar.
Kafa travması yaşayan hastalara, vakit kaybedilmeden acil müdahaleler yapılmaktadır. Bu hastalar, genellikle yoğun bakım ünitesinde tedavi edilmekte ve iyileşme süreci boyunca fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarına yönlendirilmektedir. Tedavi sürecinin amacı, hayati riski ortadan kaldırmak ve hastanın yaşam kalitesini arttırmaktır. Kaza sonucu gelişebilen her türlü travmanın (kafa travması, omurga travması, vb.) hızlı bir şekilde tanı ve tedavisi, acil servis ve yoğun bakım ünitesinin koordineli çalışmasıyla gerçekleştirilir. Beyin, omurilik ve sinir cerrahisi ekibi, 24 saat boyunca süren bir koordinasyon içinde, hastanın tedavisini takip eder ve gerekli cerrahi müdahaleleri gerçekleştirir.
Parkinson hastalığı ve benzeri istemsiz hareket bozuklukları gibi yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren hastalıklarda, beyin pili uygulaması genellikle tercih edilen tedavi yöntemidir. Doğumsal nedenlerle veya ağır kafa travması sonrası gelişen spastisite tedavisi için ise “selektif dorsal rizotomi” veya “baklofen pompası yerleştirilmesi” gibi cerrahi müdahaleler uygulanmaktadır. Ayrıca, ilaç tedavisi ile kontrol altına alınamayan epilepsi (sara hastalığı) durumlarında epilepsi cerrahisi planlanabilir. Tüm fonksiyonel hastalıklar için cerrahi tedavi gerekliliği ve faydaları, nörolog, psikiyatrist ve fizik tedavi uzmanlarının katılımı ile oluşturulan bir çalışma grubu tarafından detaylıca değerlendirildikten sonra karar verilmektedir.